17 Mayıs 2016 Salı

Şeyh İzzettin İsmail Efsanesi

Şeyh İzzettin İsmail, Hendek İlçesine bağlı Şeyhler Köyü’nde türbesi bulunan ve 1300’lü yıllarda yaşayan bir Anadolu erendir.

 Söylenceye göre; Akyazı tarafından gelen bir Osmanlı Ordusu, Düzce taraflarına sefere giderken Kargalıhanbaba Köyü’nün yakınındaki çimenlikte konaklarlar. O ordunun kumandanı Konuralp’tir. Ordudaki askerlerin yiyecekleri ile atlarında otu tükenir ve askerler arasında da açlık başlar. Konuralp Şeyhler Köyü’nü göstererek “Şu ileride bir Türk köyü olacaktı, o köye git de, bize yiyecek içecek bir şeyler, atlara da ot, arpa hazırlasınlar” diye emir verir.


 Konuralp askere bu görevi verince asker atına binip köye doğru hareket eder. Daha köye gelmeden yolun kıyısında ineklerini otlatan yaşlı bir adamı rastlar. Yaşlı adama, selam verip “Bu yakınlarda bir Tük köyü varmış, o köy nerededir? diye sorar. Yaşlı adam askere, köye ne için gittiğini sorar. Asker de yaşlı adama, kumandanın askerlere yiyecek içecek bir şeylerle, atlara ot ve arpa hazırlamaları, söylemek için onu o köye gönderdiğini söyler. Yaşlı adam, askeri dinler ve kumandanının yanına dönmesini ve istenilenleri kendinin getire ceğini ifade eder.


 Asker, yaşlı adamın bu sözü üzerine kumandanın yanına gider. Yaşlı adam da, askeri kumandanının yanına gönderdikten sonra evine gelir ve hanımına durumu anlatır. Hanımından yiyecek, içecek bir şeyler hazırlamasını ister. Yaşlı adamın hanımı, hemen hazırlıklara başlar; çörek pişirir, pilav yapar, ayran hazırlar, beyine verir. Yaşlı adam, hanımının hazırladıkları ile küçük bir torba arpa da alıp evinden ayrılır ve Kargalıhanbaba Köyü’nün yakınındaki çimenliğe gelir. İlk karşılaştığı askere, kumandanı sorar ve yanına götürmesini ister. Askerler yaşlı adamı alıp kumandanının çadırına götürür.


 Yaşlı adam, kumandan ile yanındakilere selam verip hal hatır sorduktan sonra bohçayı açar; üstüne pilâv, çörek ve ayranı çıkarır. Kumandanla yanındakilere, getirdiklerini yemelerini söyler. Kumandan yaşlı adama, getirdiklerinin az olduğunu ve kimseye yetmeyeceğini söyler. Yaşlı adam ise, kumandana yemeğe başlamalarını ve Allah’ın getirdiklerinin bereketini artıracağını belirtir. Kumandan ile yanındakiler isteksiz olarak bohça üstündeki, pilavla çöreği yemeye, ayranı da içmeye başlarlar. Bohça üstündeki pilavla çörek yenip az bir şey kalır. Yaşlı adam, kumandana, askerlerin yemek için taslarını ve atları içinde yem torbalarını alıp getirmelerini ister. Kumandan, askerlere haber gönderir. Askerler de tasları ile atlarının yem torbalarını alıp kumandanın çadırına gelirler. Askerler kumandanın çadırına gidince yaşlı adam, bohça üstünde kalmış olan az miktardaki pilavdan askerlerin taslarına koyar, ellerine de çörekten küçük parçalar verir, evinden getirdiği arpadan da, birer avuç getirdikleri yem torbalarına koyar. Askerler, yaşlı adamın taslarına koyduğu olduğu pilavdan, ellerine verdiği çörekten yiyip doyarlar. Yem torbalarını da gidip atlarının boyunlarına takıp atlarını da yemlerler ve atlar da arpayı yer doyarlar. Kumandan ile yanındaki diğer kumandanlar kendilerinin, askerlerin atların doyduklarını, gene de bohça üstünde biraz daha pilav, çörek ve ayranın arttığını olduğunu görünce bu olağan üstü olay karşısında şaşırıp kalırlar.

Yaşlı adam, bohça üstünde kalan pilav ile çöreği bohçaya sarar, bohça ile yanındaki arpa torbasını kumandana verir ve bunları da bir dahaki acıktıkları yerde yemelerini, arpa ile de atlarınızı yemlemelerini söyler. Kumandan tereddütsüz yaşlı adamın kendisine verdiklerini alır ve yaşlı adama, teşekkür eder. Kumandan o vakte kadar meydana gelen bu olağan üstü olayın etkisinde kaldığından yaşlı adama, adını ve kim olduğunu da sormaz. Askerleri toplayıp Düzce yönüne gitmek üzere iken yaşlı adama, kim olduğunu sorar. Kumandana adının Şeyh İsmail olduğunu söyler. Kumandan, Şeyh İsmail ile vedalaşır ve askerinin başında Düzce yönüne doğru hareket eder. Kumandan ve askerleri Düzce taraflarına gidip seferini yapar ve sonra Orhan Bey’in yanına dönerler.

Bir zaman sonra Orhan Bey, o kumandanla Düzce tarafına sefere çıkar. Şeyhler Köyü’ne yaklaştıklarında kumandan, Orhan Bey’e, önceki seferlerinde buradan geçerken askerin yiyecek ve içeceği ile atların arpası tükendiğini ve asker arasında açlık başladığını anlatır. 


Ardından bir askerini ilerideki Türk köyüne yiyecek, içecek bir şeylerle, atlar için arpa almaya gönderdiğini söyler. Askerin o köyde rastladığı Şeyh İsmail adında bir zata, sıkıntı içinde olduğumuzu belirtince, Şeyh’inde ailesine pilâv, çörek, ayran hazırlattığını ve atlar için de bir torba arpa alıp yanlarına geldiğini anlatır. Getirdiklerinin onları ve hayvanlarını doyurduğunu, herkesi büyük bir sıkıntıdan kurtardığını söyler. 

Bu sözleri üzerine Orhan Bey, Şeyhi ziyaret etmek ister. Bu konuşmalardan sonra, Orhan Bey ve askerleri Şeyhler Köyü’ne gelirler. Şeyh İsmail ile görüşüp onu ziyaret ederler. Şeyh İsmail, Orhan Bey ve kumandanın askerleri ile kendisini ziyarete gelmelerinden dolayı çok memnun olur. Şeyh İsmail bu sefer de Orhan Bey ile askerlerine de yemek verip ikramda bulunur. Orhan Bey ile kumandanları bu seferki ikramından dolayı da Şeyh İsmail’e teşekkür ederler. 

Onun bu yardım ve iyiliğine karşılık olarak da Çalıca ve Şeyhler köyleri ile dolaylarını bir beratla Şeyh İsmail’e vakf eder. Köyden Orhan Bey zamanından beri de devlet öşür almaz.

Alıntıdır
Kaynak:http://www.sakaryakulturturizm.gov.tr 



 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder