Şeyh İzzettin İsmail Efsanesi
Şeyh
İzzettin İsmail, Hendek İlçesine bağlı Şeyhler Köyü’nde türbesi bulunan
ve 1300’lü yıllarda yaşayan bir Anadolu erendir.
Söylenceye göre;
Akyazı tarafından gelen bir Osmanlı Ordusu, Düzce taraflarına sefere
giderken Kargalıhanbaba Köyü’nün yakınındaki çimenlikte konaklarlar. O
ordunun kumandanı Konuralp’tir. Ordudaki askerlerin yiyecekleri ile
atlarında otu tükenir ve askerler arasında da açlık başlar. Konuralp
Şeyhler Köyü’nü göstererek “Şu ileride bir Türk köyü olacaktı, o köye
git de, bize yiyecek içecek bir şeyler, atlara da ot, arpa
hazırlasınlar” diye emir verir.
Konuralp askere bu görevi verince asker
atına binip köye doğru hareket eder. Daha köye gelmeden yolun kıyısında
ineklerini otlatan yaşlı bir adamı rastlar. Yaşlı adama, selam verip “Bu
yakınlarda bir Tük köyü varmış, o köy nerededir? diye sorar. Yaşlı adam
askere, köye ne için gittiğini sorar. Asker de yaşlı adama, kumandanın
askerlere yiyecek içecek bir şeylerle, atlara ot ve arpa hazırlamaları,
söylemek için onu o köye gönderdiğini söyler. Yaşlı adam, askeri dinler
ve kumandanının yanına dönmesini ve istenilenleri kendinin getire ceğini
ifade eder.
Asker, yaşlı adamın bu sözü üzerine kumandanın yanına
gider. Yaşlı adam da, askeri kumandanının yanına gönderdikten sonra
evine gelir ve hanımına durumu anlatır. Hanımından yiyecek, içecek bir
şeyler hazırlamasını ister. Yaşlı adamın hanımı, hemen hazırlıklara
başlar; çörek pişirir, pilav yapar, ayran hazırlar, beyine verir. Yaşlı
adam, hanımının hazırladıkları ile küçük bir torba arpa da alıp evinden
ayrılır ve Kargalıhanbaba Köyü’nün yakınındaki çimenliğe gelir. İlk
karşılaştığı askere, kumandanı sorar ve yanına götürmesini ister.
Askerler yaşlı adamı alıp kumandanının çadırına götürür.
Yaşlı adam,
kumandan ile yanındakilere selam verip hal hatır sorduktan sonra bohçayı
açar; üstüne pilâv, çörek ve ayranı çıkarır. Kumandanla yanındakilere,
getirdiklerini yemelerini söyler. Kumandan yaşlı adama, getirdiklerinin
az olduğunu ve kimseye yetmeyeceğini söyler. Yaşlı adam ise, kumandana
yemeğe başlamalarını ve Allah’ın getirdiklerinin bereketini artıracağını
belirtir. Kumandan ile yanındakiler isteksiz olarak bohça üstündeki,
pilavla çöreği yemeye, ayranı da içmeye başlarlar. Bohça üstündeki
pilavla çörek yenip az bir şey kalır. Yaşlı adam, kumandana, askerlerin
yemek için taslarını ve atları içinde yem torbalarını alıp getirmelerini
ister. Kumandan, askerlere haber gönderir. Askerler de tasları ile
atlarının yem torbalarını alıp kumandanın çadırına gelirler. Askerler
kumandanın çadırına gidince yaşlı adam, bohça üstünde kalmış olan az
miktardaki pilavdan askerlerin taslarına koyar, ellerine de çörekten
küçük parçalar verir, evinden getirdiği arpadan da, birer avuç
getirdikleri yem torbalarına koyar. Askerler, yaşlı adamın taslarına
koyduğu olduğu pilavdan, ellerine verdiği çörekten yiyip doyarlar. Yem
torbalarını da gidip atlarının boyunlarına takıp atlarını da yemlerler
ve atlar da arpayı yer doyarlar. Kumandan ile yanındaki diğer
kumandanlar kendilerinin, askerlerin atların doyduklarını, gene de bohça
üstünde biraz daha pilav, çörek ve ayranın arttığını olduğunu görünce
bu olağan üstü olay karşısında şaşırıp kalırlar.
Yaşlı
adam, bohça üstünde kalan pilav ile çöreği bohçaya sarar, bohça ile
yanındaki arpa torbasını kumandana verir ve bunları da bir dahaki
acıktıkları yerde yemelerini, arpa ile de atlarınızı yemlemelerini
söyler. Kumandan tereddütsüz yaşlı adamın kendisine verdiklerini alır ve
yaşlı adama, teşekkür eder. Kumandan o vakte kadar meydana gelen bu
olağan üstü olayın etkisinde kaldığından yaşlı adama, adını ve kim
olduğunu da sormaz. Askerleri toplayıp Düzce yönüne gitmek üzere iken
yaşlı adama, kim olduğunu sorar. Kumandana adının Şeyh İsmail olduğunu
söyler. Kumandan, Şeyh İsmail ile vedalaşır ve askerinin başında Düzce
yönüne doğru hareket eder. Kumandan ve askerleri Düzce taraflarına gidip
seferini yapar ve sonra Orhan Bey’in yanına dönerler.
Bir
zaman sonra Orhan Bey, o kumandanla Düzce tarafına sefere çıkar.
Şeyhler Köyü’ne yaklaştıklarında kumandan, Orhan Bey’e, önceki
seferlerinde buradan geçerken askerin yiyecek ve içeceği ile atların
arpası tükendiğini ve asker arasında açlık başladığını anlatır.
Ardından
bir askerini ilerideki Türk köyüne yiyecek, içecek bir şeylerle, atlar
için arpa almaya gönderdiğini söyler. Askerin o köyde rastladığı Şeyh
İsmail adında bir zata, sıkıntı içinde olduğumuzu belirtince, Şeyh’inde
ailesine pilâv, çörek, ayran hazırlattığını ve atlar için de bir torba
arpa alıp yanlarına geldiğini anlatır. Getirdiklerinin onları ve
hayvanlarını doyurduğunu, herkesi büyük bir sıkıntıdan kurtardığını
söyler.
Bu sözleri üzerine Orhan Bey, Şeyhi ziyaret etmek ister. Bu
konuşmalardan sonra, Orhan Bey ve askerleri Şeyhler Köyü’ne gelirler.
Şeyh İsmail ile görüşüp onu ziyaret ederler. Şeyh İsmail, Orhan Bey ve
kumandanın askerleri ile kendisini ziyarete gelmelerinden dolayı çok
memnun olur. Şeyh İsmail bu sefer de Orhan Bey ile askerlerine de yemek
verip ikramda bulunur. Orhan Bey ile kumandanları bu seferki ikramından
dolayı da Şeyh İsmail’e teşekkür ederler.
Onun bu yardım ve iyiliğine
karşılık olarak da Çalıca ve Şeyhler köyleri ile dolaylarını bir beratla
Şeyh İsmail’e vakf eder. Köyden Orhan Bey zamanından beri de devlet
öşür almaz.
Alıntıdır
Kaynak:http://www.sakaryakulturturizm.gov.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder